Kocaeli'nin İzmit ilçesinde, zamanın izlerini taşıyan iki sessiz tanık, çalılıkların arasında unutulmuş hâlde bekliyor. Bir zamanlar krallara layık olan bu mezarlar, şimdi definecilerin ve ihmallerin kurbanı olmuş, âdeta doğanın kollarında kaybolmuş durumda. İzmit'in sadece üç kilometre uzağında, eski İstanbul yolu üzerinde yer alan bu tümülüsler, tarihimizin sessiz çığlıkları gibi duruyor.
Aytepe ya da Üç Tepeler Tümülüsü olarak bilinen bu yapılar, geç Helenistik ve erken Roma İmparatorluk çağına ait kral mezarları olarak tanımlanıyor. Tonoz örtülü, 11 metre uzunluğunda mezar odalarına sahip olan bu anıtsal yapılar, bir zamanlar büyük ihtişamla inşa edilmişti. Ancak bugün baktığımızda bu ihtişamdan geriye sadece yıkıntılar ve definecilerin bıraktığı izler kalmış.
1986 yılında, kaçak kazıcılar tarafından talan edilen bu tarihî yapılar, İzmit Müze Müdürlüğü’nün müdahalesiyle bir nebze kurtarılmış; ancak o günden sonra kaderine terk edilmiş. Yıllardır hiçbir restorasyon çalışması yapılmayan, hatta bir koruma planı bile geliştirilmeyen bu tümülüsler, ne yazık ki yok olmaya mahkûm bırakıldı. İzmit Belediyesi’nin "Tarih Koridoru Projesi" kapsamında değerlendirilen bu yapılar için bile somut bir adım atılmadı. Peki, böylesine değerli bir miras neden göz göre göre yok oluyor?
Amatör tarih araştırmacısı Hüseyin Sert’in de belirttiği gibi, bu tümülüsler kendi dönemlerinde dahi soygunlara uğramış. Soygunlar o kadar yaygınmış ki tümülüslerin içinde bulunan değerli eserler çoktan yok olmuş. Günümüze ulaşan sadece birkaç taş parçası ve harap olmuş mezar odaları. Sert, “Defineciler daha önce buraya uğramış, birçok yerlerini kazmış, bazı taşları kırmışlar ancak bir şey bulamamışlar. Tarihî ve kültürel varlıklara zarar vermekten öteye gidememişler çünkü bu tümülüsler kendi dönemlerinde soyguna uğramış.” diyor. Ancak tarihimize verilen bu zarar, sadece definecilerin işi değil. Bizim ilgisizliğimiz ve ihmallerimiz, bu tahribatın asıl sorumlusu.
Bu tümülüsler, aslında sadece iki yapıdan ibaret değil. Aynı bölgede, tarihsel öneme sahip daha birçok kral mezarı, lahit ve anıt niteliğinde yapılar var. Ancak hiçbirine gereken özen gösterilmemiş, koruma altına alınmamış. Bu tarihî yapılar, tabiatın ve doğanın insafına terk edilmiş durumda. Üç Tepeler Tümülüsü, bunun en acı örneği. Yüksekliği 2,5 metreyi bulan, 10 metreye kadar uzanan bu mezar odaları, günümüzde neredeyse tamamen otların arasında kaybolmuş durumda. Ziyarete açılması bir yana, varlığı dahi unutulmuş.
Artık harekete geçmenin zamanı geldi. İzmit’teki bu tümülüsler, sadece yerel yönetimlerin değil, hepimizin sorumluluğunda. Bu yapıları yeniden gün yüzüne çıkarmak, restore etmek ve koruma altına almak, tarihimize olan borcumuzdur. Yoksa tarih, bir gün tamamen çalılıkların arasında kaybolacak ve biz, kaybettiğimiz şeyin değerini çok geç anladığımızda geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olacağız.