Uzun süredir beklenen İsrail-Hizbullah savaşı başladı. İsrail’in çağrı cihazları ve telsiz sistemlerini patlatmasının arından Rıdvan Birliklerinin komuta kontrol toplantısına yönelik yaptığı hava bombardımanına Hizbullah roketlerle yanıt verince daha önce kontrollü bir şekilde devam eden çatışmaların ölçeği bir anda artmış oldu. İsrail Hava Kuvvetleri Güney Lübnan’da Hizbullah’a ait mevzi ve roket/füze mühimmat depolarını hedef alan çok kapsamlı hava sortileri gerçekleştirmeye başladı. İsrail medyasına göre bu saldırılara 200’den fazla savaş uçağı katıldı ve binden fazla hedef vuruldu. Lübnan Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre şu ana kadar en az 600 kişi hayatını kaybederken bu rakamın önemli bir kısmı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Hizbullah ise güdümsüz roketlerle İsrail’in kuzeyinde Hayfa’dan Kiryat Shmona’ya kadar uzanan hatta saldırılarda bulunuyor. Ancak hâlâ daha sofistike sistemlerini kullanmada tereddüt gösterirken İsrail’e de ciddi bir zarar verebilmiş değil. İsrail’in Beyrutta Hizbullah komutanı İbrahim Kubeysi’nin de aralarında bulunduğu komutanları hedef alan bir hava saldırısı yapması ise İsrail istihbaratının Hizbullah’ın içine ne kadar nüfuz ettiğini gösteren diğer bir emare olarak kayıtlara geçti.

Üç gündür devam eden ve ölçeği her geçen gün artan çatışmalar dikkate alındığında İsrail’in büyük ölçekli hava harekâtlarıyla Hizbullah’ı caydırmaya ve Litani Nehri’nin dışına itmeye yönelik bir hareket tarzı içerisinde olduğunu görüyoruz. Hizbullah ise görece daha düşük yoğunlukta karşı hamlelerle İsrail’in kuzeyini hedef alarak buradaki yerleşimcileri rahatsız edip onları evlerinden edecek bir tarzda hareket ediyor.

Ancak Netanyahu ve Savaş Kabinesi’nin önündeki en büyük meydan okuma da bu, şu an için. İsrail’in kuzeyini güvenilir kılarak yerleşimcilerin geri dönemsini sağlamak durumundalar lakin mevcut askerî denklemle bunu sağlamaları çok mümkün görünmüyor. Bu da bir kara harekâtının olasılığını artıran bir etken görünümünde.  İsrail ordusunun uzun bir süredir Lübnan’ı karadan işgal etmek için hazırlık yaptığı biliniyor ancak burada oluşacak askerî maliyet elbette caydırıcı bir etken olarak İsrail’in karşısında duruyor. Hizbullah’ın olası işgale hazırlık yaptığı tünel hatları ve anti-tanklara gerilla tipi savunma yapacak olması İsrail’in kayıplarını ciddi anlamda artırabilir. Dolayısıyla bir süre daha havadan ağır bombardımanlarla Hizbullah’ı zayıflatmayı tercih edeceklerdir. Hizbullah’ın roket ve füzeleri ise çok fazla etkili olamasa da İsrail’i daha hızlı hareket etmeye zorlayacağı da açık.

İsrail ve Hizbullah arasında çatışmalar neredeyse topyekûn savaş hâline dönmüşken direniş ekseninin diğer bileşenleri ise sessizliğini koruyor. Irak tarafındaki unsurlar birkaç kez dronlarla İsrail ordusunu hedef alan saldırılar yaptılar ancak İran başta olmak üzere şu an için ciddi bir hamle söz konusu değil. Hizbullah bu kadar ağır darbeler alırken bu sessizlik dikkate değer. Hatta uluslararası kamuoyunda İranlı yetkililerin “de-eskalasyon”dan bahsetmeye başlaması İran’ın bir savaşın içine girmekteki çekingenliğini daha da tahkim ediyor. Zaten İsrail’in bu kadar pervasız agresifliğinin arkasında da biraz bu eylemsizlik ve tedirginlik yatıyor. Elbette Beyaz Saray’daki güç boşluğu ile birlikte.