İsrail’in, Hizbullah’ın iki numarası Fuad Şükür’ü Beyrut’ta hava bombardımanı ile öldürmesinin ardından, örgüt tarafından misilleme tehdidinde bulunulmuş, İsrail’e “hiç şahit olmadığı ölçekte” karşılık verileceği ifade edilmişti. Hatta Şükür’ün arından İsmail Heniyye’nin de Tahran’da şehit edilmesiyle İran ve diğer direniş ekseni bileşenlerinin de kolektif şekilde İsrail’e yanıt vereceği ortaya konmuştu. Çok yüksek perdeden açıklamalar yapılarak İsrail hedef alınmıştı ancak sonuç itibarıyla yine dağ fare doğurdu.

25 Ağustos sabah saatlerinde Hizbullah yaklaşık 320 Katyuşa roketi ile İsrail’in kuzeyine saldırlar düzenlerken yine az sayıda kamikaze dron kullanarak bölgedeki çeşitli askerî üsleri hedef aldı. İsrail ise eş zamanlı karşı saldırılarla Hizbulah’a ait füze ve lojistik mühimmat depolarını ve fırlatma rampalarını vurduğunu duyurdu. İsrail kısa süreliğine olağanüstü hâl ilan ederken herhangi bir üslerinin vurulmadığını ve zayiat vermediklerini açıkladı. Hizbullah ise yine yüksek bir retorikle İsrail’e büyük zarar verdiklerini açıkladı. Hatta Nasrallah bir açıklama yaparak zafer ilan etti. Hizbullah lideri öncelikli hedef olarak İsrail'e 110 km uzaklıkta, Tel Aviv'e 1,5 km uzaklıktaki Glilot Askerî Üssü’nü belirlediklerini söyledi. Elbette iki taraf da karşılıklı olarak propaganda yaparken sonuç itibarıyla Hizbullah’ın iddialarını doğrulayacak herhangi bir görsel konfirmasyon yayınlanmadı. Ayrıca İsrail’in hareket tarzından da “ciddi bir darbe yemedikleri” anlaşılıyordu.

Hizbullah, gerçekleştirdiği bu sembolik saldırıyla durumu kurtarmaya yönelik bir adım attığını ve İsrail ile tam ölçekli bir savaşa gidecek süreci başlatmaya niyeti olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. Yüksek perdeden açıklamalar, zafer ilanları ya da propaganda videoları bu hakikati değiştirmeye yetecek gibi görünmüyor.

Hizbullah’ın bu geri adımı elbette kuzey cephesindeki çatışmaları durduracak değil. Zaten taraflar 7 Ekim’den bugüne devam ettirdikleri kontrollü angajmana devam edecek gibi görünüyorlar. ABD’nin Netanyahu’yu, büyük bir bölgesel savaş çıkartmaması için dizginlediği söylenebilir. Yine bölgedeki askerî tahkimatı ve yığınağı, İran ve Hizbullah açısından ciddi caydırıcı bir güç öğesi. Ancak Hizbullah açısından İsrail karşısında geri adım atılması, İsrail’i, kendisine karşı daha da cesaretlendirecek bir etki yaratacaktır. İsrail ordusunun önümüzdeki süreçte daha net şekilde Hizbullah’ı hedef alması muhtemel diye düşünüyorum.

Ayrıca Hizbullah’ın dışında İran’ın ve diğer direniş ekseni bileşenlerinin de İsrail’e yönelik bir adım atamamış olmaları İsrail’i daha da saldırganlaştıracaktır. Önümüzdeki günlerde İran da Hizbullah’a benzer şekilde sembolik bir misilleme saldırısı düzenleyebilir ancak İsrail’in suikast ve saldırılarını caydıracak bir etki yaratamayacaktır. İran ve Hizbullah’ın İsrail karşısındaki tereddütlü, sahici olmayan pasif tavrı, İsrail’i eninde sonunda daha da cesaretlendirecektir. Yine ortaya konan retorik ve yaratılan büyük beklentilerin altının doldurulmaması, ilgili aktörlerin kredibilitesi ve güvenirliliğini de sarsmaya devam edecek. İran ve Hizbullah bu hareket tarzı ile devam ederse bir animasyon kuvveti olarak istihza edilecek.