Bayram günü bir vatandaş Özgür Özel’e sitem etmiş, “Neden Hamas’a terör örgütü diyorsun, neden Filistin’in yanında durmuyorsun?” diye…

Özgür Bey, vatandaşı fırçalamakla kalmıyor öyle bir atıyor ki tutabilene aşk olsun! Biz bilmiyormuşuz ama kendisi “Filistin’i tanıyın!” diye 119 ülke liderine mektup yazmışmış! Say bakalım şu 119 ülkeyi desen beşten sonrasını getiremez de meydan boş nasıl olsa….

Bu kadar mı? Durun, dahası var… Meğer İspanya’nın Filistin’i tanımasını sağlayan da Özgür Bey imiş.

Çağırmış İspanya Kralını CHP Genel Merkezi’ne, “Bana bak Felipe…” demiş, “Hemen Filistin’in tanı yoksa Don Kişot’un atı ile Sanço Panza’nın eşeğine yaptığımız ücretsiz saman desteğini keserim ona göre!”. Saman çok önemli tabii… CHP sayesinde yurdumuzda da yıllarca sıkıntısı çekilmeyen stratejik bir ürün… Stratejik saman!

Zavallı Kral da ne yapsın, hayır dese, Rocinante ve El Rucio samansız kalacak, İspanya’nın millî savunması çökecek… Çaresiz “Peki.” demiş, Filistin’i tanımak zorunda kalmış.

EYLEM TOK OLAYINDA ASIL MESELE

Eylem Tok ve trafik canisi oğlu Timur C., kaçtıkları ABD’de yakalanmışlar. İlk çıkarıldıkları mahkeme bunları tutuklamış, iade işlemleri başlamış. Bizim tarafta bir sevinç bir sevinç… Zannedersin Mohaç Meydan Muharebesi’ni kazandık!

Birincisi, ABD’nin Eylem Tok’tan önce iade etmesi gereken bir çuval terörist var. ABD, FETÖ elebaşısı dahil hiçbiri ile ilgili iade işlemi yapmıyor, çeşitli bahaneler ile ipe un seriyor.

İkincisi, Eylem Tok iade edilse bile trafik canisi oğlu Timur C. iade edilmeyecek. Çünkü kendisi ABD vatandaşı. Bu vakanın özeti şudur: ABD vatandaşı olan Timur C., Türk vatandaşı Oğuz Murat Aci’yi öldürdü. Sonra da kaçıp kendi vatanı olan ABD’ye sığınarak paçayı yırttı!

Zenginlerin çocuklarını yurt dışında doğurarak onlara ikinci bir pasaport alması toplumsal bir sorun hâline geldi. Maddi konulardaki eşitsizliğe bir de çifte pasaport eşitsizliği ekleniyor. Yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarına kolaylık olsun diye kabul edilen çifte vatandaşlık olgusu, bu şekilde istismar ediliyor. Üstüne düşünmemiz gereken asıl meseleler bunlar.

HERKES AYRICALIK PEŞİNDE

Ben böyle yazıyorum ya, insanların adalet arzusuna dair güvenimin de pek yüksek olmadığını itiraf etmeliyim. Bayram trafiğinde sayısız sürücü kural ihlali yapıyor. Bunun aynı zamanda başkalarının hakkını yemek olduğu kimselerin umurunda değil.

Ya da misal, çakarlı otomobillerin sonu bir türlü gelmiyor. Sosyal medyada gündem olanlara müdahale hızla yapılıyor. Ancak yan yan yürüyen binlercesine kimseler ilişmiyor. Çakarlı aracıyla gideceği yeren varan adam, koltuğuna kurulup “nerede düzen, nerede adalet” diye tweet atıyor! Kendisini diğer yurttaşlar ile eşit görmüyor. Herkes kuralsızlıktan şikâyetçi ama aynı zamanda herkes ayrıcalık istiyor!

CHP-DEM SÜRGÜNLERİ

CHP’li, DEM’li belediyelerden her gün kötü haberler geliyor. Emekçiler ya işten çıkarılıyor veya sürgün edilerek yıldırılıyor, istifaya zorlanıyor.

DEM’li Diyarbakır Bağlar Belediyesi, gazeteci Saffet Azbay’ı çalıştığı basın bürosundan alıp kaldırım işçisi yapmış. Kaldırım işçiliği de onurlu bir iş ancak herkesin kendi mesleğine göre bir iş yapması gerekmez mi? Otuz yıllık gazeteciye kaldırım taşı döşetmek Allah’tan reva mı?

CHP’li belediyeler ise 2019’dan beri yüz binlerce insanı işten kovarak veya sürgün ederek mağdur etti. 2024 seçimlerinden sonra bu süreç daha da acımasız hâle geldi. 1970’lerde CHP iktidarını gören büyükler “CHP sürgün demektir!” derlerdi, gerçekten öyle imiş.

212 YILDA GERİ DÖNEN YATIRIM!

Sermaye piyasaları şirketlere önemli kaynak fırsatları sunuyor. Gerekli koşulları yerine getirebilen firmalar halka arz yolu ile borsaya açılıyor. Halka arz edilen şirketler için bazı basit piyasa göstergeleri var. Bunlardan en bilineni fiyat/kazanç oranı. Bir şirket, piyasaya sürülürken ona biçilen değerin yıllık kârına oranı olarak ifade ediliyor. Sabit koşullar altında, yatırımınızın ne kadar sürede size geri döneceğine dair bir fikir veriyor. Bu rakam BIST 100 şirketleri için ortalama 6 civarında. Yani yatırımınız, sadece kâr payı ödemeleri ile kabaca altı yıl içinde size geri dönüyor.

Geçenlerde bir gıda şirketinin halka arz duyurusu yapıldı. Şirkete 5,3 milyar TL piyasa değeri biçilmiş, hisseleri de bu değerleme üzerinden satılacak. Şirketin yıllık karı ise 25 milyon TL. Bu rakamlarla fiyat/kazanç oranı 212 çıkıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu şirket, yatırdığınız parayı tam 212 yıl sonra geri ödemiş oluyor. Muhteşem yatırım, bugün parayı yatır, torununun torununun torunu ile beraber kâra geç!

          Bu değerleme hesaplarını kim yapıyor gerçekten merak ediyorum. Türkiye’de sermaye piyasası giderek güçleniyor, derinleşiyor. Ancak böylesi tuhaf örneklerin varlığı küçük yatırımcıyı ürkütmeye devam ediyor.