Pisik nedir sorusuna, tasavvufun zirve şahsiyetlerinden Ebu’l Hasan Harakani Hazretleri’nin cevabını gazeteci kardeşim Erem Şentürk’ten işitmiştim:
“Pislik, olmaması gereken yerde olan şeydir.”
Örnek de çok güzeldi:
“Annenin başındaki saçı öpülür ve koklanır ama tabakta yemeğin içindeyse o pislik olur.”
Kars’ın övüncü Hazretimizin işaretinden yola çıkarak “Zalim kimdir?” sorusuna “Yapmaması gereken şeyi yapandır.” diyebiliriz. Peki, yapılması gerekeni yapmayana ne denilebilir?
Hain dışında bir kelime gelmiyor aklıma.
Nefsimizden başlayarak bu soru ve cevaplar üzerinde düşünmek, insan olma yolunda atılacak büyük bir adım olmalı.
Harakani Hazretleri’nin cevabı o kadar dolu ki dünün olanlarını, bugünün olmakta olanlarını ve yarın olacak olanları anlayıp izaha yetiyor.
Dünya haritasını önünüze alın ve bakın; kimler olmaması gereken yerde?
Kime sorarsanız sorun, zahiri kurtarmak için eğri söyleyecekler bile kendi içinde sessizce de olsa “Amerika Birleşik Devletleri” diyecektir. Bu ülkenin kıta keşfedildiğinden bu yana yeryüzüne yaydığı pislik, sadece toprağı değil denizi ve göğü de kirletti.
Colomb ne yaptığını bilmiyordu, ayak bastığı yeri Hindistan zannetti ama sonradan gelen Americo Vespuci o toprakların yeni bir kıta olduğunu fark etti, kıtaya onun adı verildi ve fakat oraya sonradan gelen Avrupa’nın en sefil yaratıkları, yaptıklarıyla o adamcağızın adını da kirlettiler.
ABD, gerçek manasıyla pisliktir ve en baştan itibaren yapılmaması gereken her şeyi yaparak zalim sıfatının küresel manada sembolü olmuştur.
Bugün, dünyanın neresinde pis işler ve zulüm varsa birinci dereceden faili ABD ve onu perde önünde ve perde arkasında yönetenlerdir.
Bu gerçek, hiç değişmedi ve değişmeyecek.
O ülkede yöneticilerin perde önünde de perde arkasında da istikametlerini belirleyen, daima İsrail oğullarının bir kısmı oldu ve onlar yeryüzünde siyonizmi icat ederek bozgunculuk yapmayı şiar edindiler.
Dünya’ya gerçek anlamda barışın, huzurun gelmesi için yok edilmesi gereken tek şey siyonizmdir ve siyonizm nereye el atmışsa orada Yahudiler dâhil insan türünün her cinsi, her rengi zulüm görmüştür. Hitler’in yaptığı Yahudi soykırımının arkasında yine onlar vardır. Pis bir iş birliği ile o soykırımın perde arkasındaki faili olan siyonistler, dün olduğu gibi bugün de dünyayı ateş topuna çevirmek için ellerinden gelen her yolu deniyor.
Peki, biz?
Olmamız gereken yerde miyiz?
Yapmamız gerekenleri mi yapıyoruz?
Yapılmaması gereken şeylerle mi meşgulüz?
Sorulara, dürüstçe samimi bir cevabı verecek kaç kişi çıkar aramızda?
Ayna karşısına geçip nefsimizle baş başa kalıp cevabını kendine verecek cesaret hangimizde var?
Biz de kendi nefsimizden başlayalım, bizi yönetenler de kendi nefislerinden başlasınlar.
Bu soruları sormamız ve cevaplarını mutlaka vermemiz gerekiyor.
Aksi hâlde her pisliğe bulaşmak ve her zulme ortak olmak mukadder.
Üzgünüm Leylâ!