Aylardır en çok tartışılan ve farklı kesimler tarafından gerilim konusu hâline getirilen başıboş sokak köpekleri sorununun düzenlenmesine ilişkin 5199 sayılı 24/6/2004 tarihli Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören 17 maddelik yasa teklifi Genel Kurul’da kabul edildi. Bundan sonra Cumhurbaşkanı’nın onaylaması hâlinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Yasaya göre öncelikle tüm belediyeler sorumluluk alacak, başıboş dolaşan köpekler toplanacak, barınaklarda bakımları yapılacak, aşılanacak, kısırlaştırılacak ve sahiplendirilinceye kadar barındırılacak.

Yasanın temel amacı; topla, sahiplendir, barındır... Kıyamet kopartılan ötanazi işlemi bu değişikliğin en son amacı ve istisnasıdır ve yeni bir madde de değildir.  Barınaklara alınan köpeklerden “İnsan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil veya olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı ve tedavi edilmeyen hastalığı bulunan ve sahiplendirilmesi yasak olanlarına ötanazi uygulanır.” demiyor. Atıf yapıyor. Nereye atıf yapıyor? Yıllardan beri yürürlükte olan, hâlâ cari hukuk mevzuatında olan ve herhangi bir itiraza konu olmamış başka bir kanuna atıf yapıyor. 5996 sayılı 11/6/2010 tarihli Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu, Hayvan Refahı başlıklı 9. maddesi 3. fıkrasına atıf yapılmakta. Bu yasayı savunan herkese "köpek katili" diyerek Kadıköy İskelesi’ne toplanan ancak bir gün olsun o meydana, köpek saldırısına uğramış çocuklar, yaşlılar için gelmemiş azınlık, bu kısmı dinlemiyor; dinlese de anlamak istemiyor.

Ortada hepimizin hayrına olabilecek bir çözüm bulma gayretleri yerine “ayrışma, çatışma, kutuplaşma" sorunlarını büyütmeyi tercih ettik. Çünkü gerçekten dünyanın medeni, temiz, vatandaşının konforunu en üst seviyeye çıkarmış ülkelerinde neden sokaklarda bir başıboş köpek olmadığını, onların nasıl başardığını tartışmadık. Son bir yılda gittiğim ülkelerde (Japonya, Özbekistan, Fas, Fransa; onlarca şehir dolaştım) bir tane sokakta köpek görmedim. Japonya’da Kyoto, Nara, Osaka şehirlerinde sokaklarda ceylanlar dolaşır. Biz de üç beş sokak köpeğini ceylanların dolaştığı alanlara bırakalım desek Japonların kalplerine iner herhalde.

Sayıları resmî rakamlara göre 2.750.000-3.000.000 civarında olan kimilerine göre 4.000.000’dan fazla olan sahipsiz, başıboş ve her yıl ortalama 10-12 civarında yavrulayıp ikiye katlanarak artmakta olan köpek popülasyonunun yarattığı tehlikenin boyutunu anlayabilmek için 11 yaşındaki oğlum Alper’in bazen yılda iki bazen sekiz ayda bir olmak üzere sokak hayvanlarının saldırısı kaynaklı (kedi köpek) yedi kez kuduz aşısı olduğunu ifade edeyim. Oğlum okuluna evden yürüyerek gidiyor ve fazlasıyla hayvansever ancak sokaktaki köpek saldırgan olmasa bile teması, kuduz aşısı için yeterli oluyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yürütmeyi durdurma talepli olarak Kanun’un Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladı. Usulen öncelikle değişen Kanun’un değil atıf yapılan Kanun’un yani Veterinerlik Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasının iptali gerekir. Bu Kanun 2010 yılı itibarıyla yürürlüğe girmiş, iptal başvurusu yapılmamış, süre yönünden 60 günlük iptal süresi geçtiğinden, süre usul şartı eksikliğinden artık iptal edilemez. Değişiklik yapılan Kanun’un ilgili maddelerinin bu nedenle AYM tarafından iptal edilmesi mümkün olamayacaktır.

Bilindiği üzere her kanun çıktıktan sonra kanunun nasıl uygulanacağına ilişkin yönetmelikler yapılır ve yayınlanır. Henüz bu yönetmeliği görmeden peşin hükümlerde bulunmak yanlıştır. Köpeklerin ortalama yaşam süresi dikkate alındığında; toplandıklarında ve kısırlaştırıldıklarında artık popülasyonun aşağıya doğru olacağı kesindir. Ormanlık alanlarda oluşturulacak doğal yaşam alanlarında barındırılmaları hâlinde köpekler başta olmak üzere yasanın yanında olan, karşısında olan her canlımız musmutlu olacaktır.