Mescid-i Harâm Mescid, secde edilen, namaz kılınan yer. Mescitler Allah Teâlâ’ya ibadet için namaz kılmak, hutbe okumak ve vaaz edilmek üzere yapılır. Küçük camilere mescid denilmektedir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Allah'a ortak koşanlar, nefislerinin küfrünü göre göre Allah'ın mescitlerini onaramazlar. Onların yaptıkları, boşa çıkmıştır. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır" (Tevbe, 9/17) "Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve âhiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayanlar onarırlar. İşte onlar, doğru yolu bulanlardan olabilirler.'' (Tevbe, 9/18).

İslâm’a göre üç mescid yücedir. Bunlara özel ziyaret yapmak helâldir: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebevî (Müslim, Hacc 74) Mescid-i Haram; Mekke’de ortasında Kâ’be’nin bulunduğu Cami-i Şeriftir. Halk arasında Harem-i Şerif de denir. “Harem” denilmesi bu camiye saygının zorunlu olması sebebiyledir. Saygı gösterilmesi gereken mescid anlamında Mescid-i Haram denilmiştir. Mescid-i Haram, emniyet ve güven yeridir, oraya giren güvendedir (Âl-i İmrân, 3/97). Yeryüzünde ilk yapılan mesciddir. (Müslim, Mesâcid, 1)

Mescid-i Haram ismi, Kur’ân’da 15 defa geçmiş, namazda Mescid-i Haram cihetine yönelinmesi (Bakara, 2/144-150), müşriklerin Mescid-i Haram’a sokulmaması (Tevbe, 9/28) emredilmiştir. Mü’minlerin Mescid-i Haram’dan men edilmesi (Bakara, 2/217) ve burada savaşılması yasaklanmıştır (Bakara, 2/191). Mü’minlerin Mescid-i Haram’a gelmelerine engel olunmasının zulüm olduğu bildirilmiştir (Hac, 22/25). Mescid-i Haram, Peygamberimiz (a.s.)’in devrinden itibaren zaman zaman tamir edilmiş veya yeniden yapılmıştır. Kâ’be’nin çevresindeki revaklı, kubbeli kısım Osmanlı Padişahı II. Selim zamanında, mescidin son genişletilmesi ise Suudlular tarafından yapılmıştır.

Mescid-i Haram’ın üzerinde toplam 19 kapı, 92 kubbe ve 7 minare bulunmaktadır. Mescid-i Haram’ın iç boyutları şöyledir: Kuzeybatı tarafı 164 m. güney tarafı 166 m. kuzey tarafı 108 m. güneybatı tarafı 109 m. dir.

İslâm'ın ilk yıllarında ibadetlerde kıble Kudüs'teki Mescid-i Aksâ iken, Hicretten sonra onaltıncı ayda, kıble Mekke'deki Mescid-i Haram'a çevrilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de bu değişiklik şöyle açıklanır: "Her nereye çıkıp gidersen git, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu elbette, Rabbinden gelen bir gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir" (Bakara, 2/149) "Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, sevdiğin kıbleye mutlaka çevireceğiz. Hemen yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ey mü’minler. Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin" (Bakara, 2/144).

Mescid-i Haram, yeryüzündeki mescidlerin en faziletlisidir. Burada kılınan bir namazın, başka mescidlerde kılınan yüz bin namazdan daha efdal olduğu rivâyet edilmiştir. “Mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hâriç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan efdaldir. Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz da diğer mescidlerde kılınan yüz bin namazdan efdaldir.” (İbn Mâce, Salât 195) Fazilet bakımından Mescid-i Haram’dan sonra, Mescid-i Nebevî ve ondan sonra da Mescid-i Aksâ gelir.

Mescid-i Nebevî

Mescid-i Nebevi, (Peygamber Mescid-i) Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s)'den birçok hadis varit olmuştur. Mescid-i Nebî'de, bir bölüm vardı ki, Resulullah (s.a.s) burayı Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak nitelemiştir. Ayrıca minberini de aynı şekilde vasıflandırmıştır. Bir hadiste şöyle denilmektedir: "Resulullah, bir hurma kütüğüne yaslanarak hutbe okurdu. Ashabdan biri şöyle dedi: "Ya Resulullah! Senin için bir şey yapalım ki, cuma günü üzerine çıktığın zaman insanlar sizi görsün ve hutbenizi duyabilsinler" dedi. Bunun üzerine Resulullah; "olur" dedi. Üç basamaklı bir minber yapıldı. Daha önce yaslanıp hutbe okuduğu kütüğü geçince, kütükten on aylık gebe devenin inlemesi gibi iniltiler gelmeye başladı. Resulullah onu eliyle meshetti ve ses kesildi (Buhârî, Cuma, 26)

Resulullah (s.a.s.) bu minberin üzerine çıktığı zaman şöyle demişti: "Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir.” (Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 36) Bu hadisler, Mescid-i Nebevî'nin, Resulullah'ın minberi de dâhil olmak üzere, minberi ile evi arasında kalan bölümün Cennet bahçelerinden birisi hükmünde olduğunu teyit ederek ortaya koymaktadır.

(Devamı yarın)