Ankara Belediyesi aşırı sıcaklar sebebi ile bazı memurların çalışma saatlerini değiştirmiş. Hava sıcaklığı bu şekilde devam ederse başka kurumlardan da benzer haberler gelebilir.

Doğa kendisini her defasında bir başka biçimde hatırlatmasına rağmen iklimin insan üzerindeki etkisini küçümsüyoruz. Modern şehirlerin bizi her şeyden koruyacağını sanıyoruz. Oysa termometredeki birkaç derecelik oynama bile hayatımızı altüst edebiliyor.

Öte yandan, belediyelerimiz sağ olsunlar, hayatımızın altüst olması için doğal olaylara da artık pek ihtiyacımız kalmadı.

İstanbul’da gün geçmiyor ki bir belediye otobüsü yanmasın, bir metro arızalanmasın, bir yol çalışması veya bir inşaat işkenceye dönüşmesin… Bir tane de sürekli işkencemiz var tabii: İstanbul trafiği. Trafik her geçen gün daha kötüye gidiyor çünkü İBB, altı yıldır ısrarla hiçbir altyapı yatırımı yapmıyor.

Söylemekten dilimizde tüy bitti ama kimsenin umurunda değil. Trafikte ömür çürüten İstanbullunun da umurunda olmamalı ki gidip şehir yönetimini aynı basiretsiz kişilere teslim ediyor.

Ankara’da da durum aynı. Trafik giderek kötüleşiyor, şehir köhneleşiyor, işler aksıyor, seller can alıyor… Rakibine 30 puan fark atarak seçim kazanan Mansur Bey’in ise eli artık daha rahat. Canı isterse hizmet üretir, istemezse üretmez!

En azından CHP kalemşorları bu fikirde. Ne söyleseniz “Seçildi ama halk seçti işte!” diye bas bas bağırıyorlar. Sanki seçim sandığı sizin kirli çamaşır leğeniniz, oy alınca hatanızı, suçunuzu yıkayıp kenara çekiliyorsunuz, eleştirilmekten muaf hâle geliyorsunuz. Seçilmiş olmayı eleştiriden muaf olmak sanan kafa, kalkıp bir de size demokrasi dersi veriyor!

ZAT-I ŞAHANELERİ METROYA BİNDİ

Belediye ajansı bir video yayınladı. İmamoğlu, evine metro ile gidiyormuş da vatandaşlar onu fark etmemişler, bir kadın görüyor… “A, Başkan’ım!” falan filan…

Zat-ı şahanelerinin devasa bir koruma ve yalaka ordusu ile gezdiğini bilmesek inanacağız. Bu tuhaf organizasyona kendi sevenlerinin bile inanması pek güç. Peki öyle ise Bay Başkan neden ısrarla bu numaraları yapıyor?

Birincisi, Mansur Yavaş ve Özgür Özel yüzünden Bay Başkan’ın yıldızı sönüyor, gündemde kalması lazım.

İkincisi, bu görüntüleri biz yemeyiz ama Avrupa’dakiler yer. Sırtını dayadığı Avrupa ülkelerinde Bay Başkan’ın hanesine artı yazar.

Üçüncüsü, Bay Başkan ve ekibi “gerçek ötesi” siyasetin tadını aldılar. Yalancıya kimsenin bir şey dediği yok. Her seferinde daha büyük bir yalanı uydurabilecek kadar pişkinseniz geminiz yürüyor.

HİSLERİM YERLİKAYA, MANTIĞIM ANLI DİYOR

İçişleri Bakanı Yerlikaya, “dava çözen” TV programlarını eleştirmiş, “Değerlerimize ters.” demişti. Müge Anlı, Bakan Bey’e yanıt vermiş, “Bize kızacağınıza vatandaşın sisteme dair fikrini sorun!” demiş.

Benim de hislerim Bakan Bey gibi, bu programların içeriğini doğru bulmuyorum. Ama öte yandan mantığım Müge Anlı’nın haklı olduğunu söylüyor. Türkiye’de hak arama mekanizmaları olması gerektiği gibi çalışsa insanlar bu programlarda dertlerine çare aramazlar.

Sürekli ücretsiz TV kanallarının programlarına yüklenirken asıl görmemiz gereken tehlikeyi gözden kaçırıyoruz. Netflix gibi platformlarda, Youtube, Tiktok gibi sosyal mecralarda çok daha feci şeyler yayınlanıyor. Üstelik televizyonlar RTÜK denetiminde, bunların ise büyük oranda denetimi yok.

Küresel sermaye uzunca bir süredir ücretsiz TV (free TV) yayıncılığını hedefe koymuş hâlde. Çünkü hem halkın eğlence ve habere ücretsiz erişimini sağlıyorlar hem de devlet tarafından kolayca denetlenebiliyorlar. Diğer alan ise tam bir cangıl. Bizler de bu gerçeği bilerek hareket etmemiz lazım.